9 Ocak 2014 Perşembe

Bebeğimiz Doğunca Yapılacaklar

Hersey yolunda gider ve hayırlısıyla bebrğimiz dünyaya gelince neler yapmamız lazım diye bir araştırma yaptım. Dinimize göre sünnet olan ve bebeğimizin hayata merhaba demesini takiben yapmamız gerekenleri toparladım. Referans olması için saklıyorum.

Çocuk doğduktan sonra sünnete uygun olarak aşağıdaki uygulamaların yerine getirilebileceğini öğrendim:
Dua: Çocuk dünyaya gelince ona dua etmek sünnet. Zira Asr-ı Saadet’te yenidoğan çocuklar, Efendimiz’e getirilir, O (sallallahu aleyhi ve sellem) da mübarek olmaları için dua ederdi. Bu sebeple çocuğun Müslüman olarak yaşaması, Allah’ın rızası dairesinde ömür sürmesi, şeytanın şerrinden korunması ve hayırlı bir evlat olması için ona hayır duada bulunmak, onun hem dünya hem de ahiret saadeti için büyük önem taşıyor.

İlk giysi: Yenidoğan çocuğun beyaz bir beze sarılması da sünnet. Nitekim Peygamberimiz, kızı Hz. Fatıma’nın doğumunda hazır bulunan Hz. Sevde’ye, “Doğum olunca bana haber vermeden çocuğa hiçbir şey yapmayın.” der. Hz. Sevde’nin, “Ya Resûlullah, çocuk doğdu, göbeğini kestim ve sarı beze sardım.” cevabını vermesi üzerine Efendimiz, kızar ve çocuğu beyaz bir beze sarar.

İlk gıda (tahnik etme): Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) yenidoğan çocuğun midesine ilk inen gıdaya çok dikkat eder ve bunun anne sütünden başka bir şey olmasını ister. Efendimiz, bebeğe ilk gıda olarak ‘acve’ denilen iyi cins bir hurmayı kendi ağzında çocuğun alabileceği kıvama getirip verir. Yani çocuğun ağzına tatlı bir şeyi çiğneyerek vermek ya da dudağına sürmek sünnet. Resûlullah, “Benden evvel çocuğun ağzına bir şey koymayın.” diyerek bu meselenin ehemmiyetine dikkat çeker. O’nun bu uygulamasına mazhar olanlar arasında Hz. Hasan, Hz. Abdullah bin Abbas ve Hz. Abdullah bin  Zübeyr de vardır. Nitekim muhtelif rivayetler, Efendimiz’in bu uygulamayı sadece yakınları için yapmadığı, bunu bütün Müslümanlara yaygınlaştırmak istediğini gösteriyor. İslâm terbiyecileri de bu sünneti, çocuğu bir âlime götürerek tahnik ettirmek suretiyle devam ettirmişlerdir. Tahnik etmek, çiğnenmiş bir hurmayı çocuğun damaklarına ve ağzının diğer taraflarına sürerek ovmaktır.

İlk telkin: İlk telkinden maksat, çocuğun kulağına okunan ezan ve kâmettir. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yenidoğan çocuğun sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okumayı tavsiye eder. Rivayetlere göre Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin doğdukları zaman Peygamberimiz, kulaklarına ezan okumuştur. Ezanın mana ve muhtevasında tekbir, tevhid, nübüvvet ve namaz gibi dinin esasları bulunmaktadır.

Ziyafet ve hediye: Sevinçli bir günde, şükrün göstergesi olarak ziyafet vermenin esas amacı, gelenlerin duasını almaktır. Doğum müjdesini getirene imkânlar dahilinde hediye vermek gerekir ki Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), oğlu İbrahim’in doğum müjdesini getiren azadlı kölesi Ebu Râfi’e bir köle hediye etmiştir.

İsim koymak: Buhari Hazretleri çocuk doğduğunda birinci günün akşamı isim verilebildiği gibi eğer akîka kurbanı kesilecekse yedinci gün ismin konulmasını tavsiye eder. Dinimizde isim verme hakkı babaya ait kabul ediliyor. Eski Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamza Aktan’a göre bunun sebebi, çocuğun nisbetinin (kime mensup olduğu) babaya ait olması. Yani babanın ismiyle çocuğun anılması. Şayet baba ölmüş ya da hukukî tasarruflarda bulunması yasaklanmışsa çocuğa isim verme hakkı bu kez anneye geçiyor. İsim verirken, manası güzel olan adlardan birini seçmek gerekir. Çünkü Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) manası uygun olmayan isimlerden bazılarını değiştirmiştir.

Akîka kurbanı: Yenidoğan çocuğun ilk günlerinde Cenâb-ı Hakk’a şükran nişanesi olarak kesilen kurbana ‘akîka kurbanı’ adı verilir. Akîka, yenidoğan çocuğun başındaki ana tüyü anlamına gelir. Bu kurbanı kesmek müshehaptır. Akîka kurbanı, doğumun 7., 14. veya 21. günlerinde kesilebilir. Bu günlerde kesilemediği takdirde çocuk büluğ çağına gelinceye kadar kesilebileceği ifade edilmiştir. Kurban olmaya elverişli her hayvan bu amaçla kesilebilir. Akîka kurbanı, eşe-dosta, konu-komşuya dağıtılabileceği gibi kesen kişi ve ailesi tarafından da yenilebilir. Maliki, Şafii ve Hanbelî mezheplerine göre bu kurbanı kesmek sünnet. Hanefi mezhebine göre mubah, bazı kaynaklara göre ise mendup. Bu arada kız çocuk için bir, erkek çocuk için Hanefi ve Maliki mezheplerine göre bir, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre ise iki kurban kesilir.

Sünnet etmek: Sünnet olma, Müslüman’la kâfiri birbirinden ayıran önemli alametlerden biri olarak telakki edilir. Bazı âlimlerce vacib hatta farz denecek kadar mühim dinî bir emir olarak görülür. Bir kısım âlimler de sünnet olmadıkça, mühtedinin (başka bir dinden İslâm’a geçen kişi) Müslümanlığının nakıs (noksan) olacağına, sünnetsizin namazının caiz olmayacağına, kestiğinin yenilmeyeceğine, Kâbe’yi tavaf edemeyeceğine hükmetmiştir. Sünnetin ne zaman yapılacağı hususunda da ihtilaf mevcuttur. Çocuk, büluğ zamanı ya da büluğdan önce sünnet olabilir. Doğumun yedinci gününde sünnet ettirmek müstehaptır.

Başın tıraş edilmesi ve infak:Akîkayı emreden hadisler, umumiyetle çocuğun başının tıraş edilmesini ve saçın ağırlığınca altın veya gümüş dağıtılmasını buyuruyor. Bu uygulama, çocuğun, cenin halinden bebeklik haline geçmesi gibi son derece mühim bir nimete şükrân borcunun ifâdesi olarak değerlendiriliyor.
Efendimiz çocuğu semeretu’l–kulub (kalplerin meyvesi) ve kurretu’l–ayn (gözün nuru) olarak tavsif eder. Çocuğumuza karşı sorumluluklarımız o daha doğar doğmaz başlıyor. Bu anlamda kulaktan dolma sözleri ve hurafeleri bir kenara bırakıp O’nun (sallallahu aleyhi ve sellem) tavsiye ettiği uygulamalara yönelmemiz en doğrusu.

Kaynakça: Hz. Peygamber’in Sünnetinde Terbiye, Prof. Dr. İbrahim Canan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder